Kırıldığını sandığım şu tahta kalemim,
Belkide hala işlevini sürdürmeyen gözlerim,
Ve üzerinde iki-üç damla göz yaşı ile süslenmiş
bir kağıdın karşısındayım uzun bir aradan sonra, bu nisan akşamı
he birde nisan demişken artık benim için ne insanın nede nisanın önemi var.
nisanı nisan yapan sevgi dolu gözlerin, sözlerindi belkide
hani doğum gününün bir ay içerisinde olduğunu bilirsin ve sabırsızlıkla beklersin ya, o çikolatalı pastayı
işte sen benim nisan ayındaki yeniden doğuşumdun
ve her bakışımda o tatlı gözlere bin doğum günü kutlamış kadar olurdum
dedim ya işte her ne kadar uzatmak istesemde nisanın önemi kalmadı artık,
aslında ayların, yılların belkide dahada geniş fakat benim için bir o kadar dar olan
hayatımın anlamı kalmadı desem yeridir.
Dediğim gibi;
Kırıldığını sandığım şu tahta kalemim
Sanırım işlevini hala sürdürmeyen gözlerim
ve zaman geçtikçe ıslak bir kağıt olarak görünüm kazanmış
bir kağıdın karşısındayım uzun bir aradan sonra bu nisan akşamı
kelimelerin kifayetsiz olduğu şu akşamlarda sanki günün bitiminin üzüntüsü yetmiyormuş gibi
birde gözlerinin hasreti senin özlemin o mis kokun doluyor kalbime,
kalbim o özlemle büyüdükçe nefes alamıyorum bazı zamanlar
varsın en büyük acım bu olsun senin için ölümüde göze aldığım anlara nazaran.
Tebessüm ediyorum şimdi düşündükçe seni
neden eskisi gibi olmuyor? o tatlı gözlere, büyük bir özenle, yaratan tarafından şekil verilen çehreye
neden bakamıyorum şimdi? !
Sonra birden tebessümüm düşüyor işte bakıyorum ki değilsin buralarda belki aklından bile geçirmiyorsun beni
Ah ah;
Kırıldığını sandığım şu tahta kalemim
Galiba işlevini sürdürmeye başlayan özlemim
ve zaman geçtikçe oluşmaya başlayan cümleler ile süslenmiş
bir kağıdın karşındayım uzun bir aradan sonra bu nisan akşamı
yorgun düştü gözlerim yine bu nisan akşamı, ama gözlerimden akan uyku inanki bastırmıyor göz yaşlarını
gel gör, bir sor ne haldeyim bu deli yerde deli saçması tavırlarla...
Gerçi sen sorunca ben cevap veremem ya kitlenir dilim konuşamam ya.
bu hüznü sana anlatacağıma
o hayatıma lanet okuduğum, gözlerden karanlık geceleri dile getireceğime
gözlerinin derinliklerine dalmayı tercih ederim gelip gördüğün durup sorduğun an
anlıyorum sevginin değerini sevgidende değerli olan
insan bir kere yıkıldımı, herşeye daha kuvvetli tutununuyor sanki
birden hayat döngüsünün bir parçası olan akşamlar kan kusuyor her dakika
Uyanamıyorum her gece bu içinde hapis kaldığım acı veren aşk felcinden
bir tutsak misali artık sevginin kollarında yalnızca laneti ve bezmiş, harab olmuş hayalleri ile birlikte ben
Ben
Kırıldığını sandığım şu tahta kalemim
Her gece ama her gece daha sıkı tutunan bedenim ve daha çok özleyen kalbim,
ve göz yaşlarının, satırların belki keskin belki manidar bu satırların
süslediği bir hayat parçasının yazılı olduğu bir kağıdın önündeydim
Bu nisan akşamı