Bir boşluk yansıyor içime,
Tenime yakışmayan yüzümde öğle vakti...
Sanrılar süzülüyor, peltesi mavi umut;
Martın dalında asılı kalan çiçekler: erik,
Ve cemresiz toprağa düğün kehaneti...
Nerede kaldı yavru kedilerim?
Ellerim tırnak izi!
Kulaklarım vurgun seslendi adıma,
Ardımda ölüm doğuran sevda,
Gölgemde kaynayan bir damla...
İçilen düsüm kahvenin taneciği,
Uyku kaçıranın nal sesleri yastığımda.
Yüksek ates sayıklama senfonisi,
Yeni bir oda dansı konuyor ayaklara:
İki ölü bir diri, çiziyor melodiyi...
Kısrak yüreğim es boşluğa!