Kaybolmak vardır, olmadık bir anda ortalardan,
Yitirmek kendini,
yaşanmış ya da yaşanacak anıların denizinde
Zıplayıp çıkıvermek yaşamın gerçeğinden o an...
Soluksuz,
Ve sus pus kaybolmak,
Apansız...
Kaybolmak vardır,
İçinde binbir resmiyle güz yapraklarının,
Şamarı kılıç kadar keskin,
Sesi ağıt kadar içli, acı
O sert doğu ayazının.
Sonsuz bir boşluk ve karanlık,
yani gölgesiz bir yalnızlık.
Hem ıssız hem habersiz kaybolmak,
Çook uzaklara,
Yapayalnız...
Kaybolmak vardır,
Karanlık ve ıslak bir sokağın çıkmazında.
Başını ellerinin arasına almak,
Ya da dizlerine dayamaktır avuçlarını son tâkâtın,
Yitirmekse kendini, en iyi şansın..
Eskiden kalma iki çift gölge ve sesleri ayaklarının
zamansız
Bulanık olmayan ve toz tutmamışta kaybolmak,
Yine dağınık, hüzzam
ve kararsız...