Elerim bu gece,
Sabaha dek şiirler yazacak.
Bu son Mayıs akşamın karanlığında,
Bastırılmamış tüm duygular çıldıracak.
Kulaklarımda seni anımsatan tüm şarkılar,
Ve gözlerinin feri aydınlatıyor,
Gecenin en gece karanlıklarını...
Bir kızım daha olacak,
Öncekilerden daha kız, özel,
En özel kızım doğacak bu gece.
Uyaksız sözler dolacak kağıtlara.
Kağıtlar yırtılacak, ve sıkılacak,
Yüreğimin şarjöründeki kurşunlar,
Seni vermeyen karanlıklara...
Hüzzam bir sevda kudurmuştu seni görünce.
Yıllar sonra bulunmuş yitik bir sevdasıydın,
Üzerine çığlar düşmüş,
bu köhne diyarın.
Sızışın vardı ya en kalın mıhlarla çaktığım
Kalp duvarımdan gönlüme,
yoğun ve sindire sindire!
Uzun bir yolculuk başladı durağı belli olmayan
Başı da böyle ani
seninle...
Ellerim titredi farkındaysan,
Ellerim titredi seneler sonra.
Ve gözlerim gözlerine menteşelendi.
Sana en evcilleşmemiş duyguları,
Sana en yabani mutlulukları vermek isterdim.
El değmemiş, bilinmemiş, bulunmamış,
Hiç dokunulmamış mutluluklar ve duygular.
Sen buna layıksın,
Sen,
En temiz duyguları ve en büyük mutlulukları
Yaşamalısın...
Adın kadar sırdı,
Gözlerine yapışan gizli gülüşlerin.
Ve kirpiklerinin altından bakan gözlerin.
Adın kadar sırdı yüreğinde sakladığın yüreğin.
Duvarda titreyen mum alevinden yansıyan,
Duruşunun bakışının tüm halleri şu gölgeler.
Yerli yersiz ağlayan, sulu göz bir hava,
Bütün rüzgarların savaştığı şehrin sokaklarında.
Yıkıntısında insanlar,
Ve sen ve ben yıkıntısında,
Harap olmuş dünyanın yıkıntısında.
Heybetlice uyanan Haziranın ilk sabahı,
Öyle çırılçıplak şimdi karşımda...