Ellerinle demlediğin çayla karşılamıştık,
Sabahın ilk ışıklarını.
Yorgun gözlerine bakmak,
Dinlendirirdi yorgun gözlerimi.
Bütün şehirleri sabıkaladım o gece,
Gönlümün adliye sarayında.
Ve saçlarının arasından defalarca gördüm,
Kirpiklerinin altından bakan gözlerini.
Dokundukça bakışların bakışlarıma,
Yıldırımlar düşerdi o an,
Yıldırımlar düşerdi,
Bakışların tam ortasına.
Açık balkon kapısından,
İnce bir yel dokunurdu saçlarına,
Ve gülümseyişin şekerdi sanki,
Elimde tuttuğum,
Ellerinle demlediğin çaya...
Bayrak gibi güzel,
Bayrak kadar asildin,
Bir heykeldin sanki, karşımda.
Sabah kapısını yavaşça araladı şehrin,
O sabaha,
Bu şehirde,
Seninle girildi.
Ve küçük bir buseyle ayrıldım.
Yüreğimi yanında bırakıp.
Sabah ayazı bir cellat gibi kesiyordu,
Senden çıktıktan sonra adamı.
Kokunu duyarak yürüdüm,
Ellerim cebimde, bambaşka.
Biz, böyle karşıladık,
O sabahı.