Çıktın geldin zamanın bir yerinden,
Beklenmedik geldin.
Kararlı ve güleçtin...
Sevdiğim gibi, sevdam gibi,
kadınım gibi geldin,
Benimdin...
Gül kurusu, biraz pembe, biraz sarı,
Öylece kırmızı geldin...
Nutku tutulmuş iki dilsizi oynuyorduk,
Zaman duyusunu yitirmişti.
Sadece eller, bakışlar ve tavırlardı dile gelen.
Sadece onlar zamanın farkındaydı,
Onların şaşkınlığı da geldiğin kadardı...
Beklenmedik geldin,
Özlemişim gelmeni,
Kalender anlarını, iki kişilik yalnızlığın,
Bildik rüzgarını sokakların,
Ve adımlarımın eşiyle adımlamasını....
Zamanın bir yerinden çıkıp geldin.
Beklenmediktin aslında.
Vakit vuslatı vurmaktaydı yine,
İki çift yorgun bakışta.
Öyle tutuk, öyle suskun,
öyle çeyrekti bütün ifadeler.
İşte bu yüzden,
Yine virgülle bitiyor tüm sözler...