Güneşsiz ilkbahar sabahında
Kahvaltımın başındayım,
Sıcak aşk çayı içmek istedim,
Tozlu sonbahar yaprakları düştü bardağıma
İçitmediler sıcacık aşk çayımı.
Gözlerimin önüne ömrümün tiyatrosu geldi
Nemli kalemim senaryosunu yazdı,
Islak defterimde oynattı
Siyah perdeli ilkbaharın son tiyatrosunu.
İlkbaharın son tiyatrosunun seyircileri
Çatlamış dört duvar,
Kırılmış ayna,
Hiç açılmamış pencere,
Güldüler,ağladılar,
Dudak büktüler,alkışladılar,
İsyan ettiler
Kendi hallerine benzettiği için
Siyah perdeli ilkbaharın son tiyatrosuna.
Tozlu,karanlık,kilitli sandıktaki
Tek kişilik tiyatromun seyircileri
Yine sadece onlar.
Benimle ağlayan,benimle gülen,
Sırlarımı saklayan,
Dertli teybimi sabırla dinleyen,
Bütün gün beni görmek zorunda kalan
Yine onlar
Onlar gerçek dostum.
Dolaşıyorum odalar sokağını
Sarhoş gibi damardan almadan
Eğer canım isterse akşamları
Ara sıra iki üç kadeh demlenerek
Ömrümün tiyatrosunu dağıtıyorum
Soruyorum kadehlere tiyatroya devamı,
Onlarda devam diyor,
Öyleyse gücün var ola kalemim,
Çiçeğin hep ola defterim,
Mezen bol ola kadehim.