Hayalim kanat çırpmış
Kelebek gibi özgürce
Sanki mutluluğa uçuyor
Gülü başucuna koyarak
Yanım başımdaki düş
Kanatlarını kırıyor hayalimin
Yere çakıyor acımasızca
Ama inatla büyütüyorum
Başucumdaki güzel gülümü
Kanatılan gönül yaramla….
Çünkü büyütülmeye mecbur
Ünlü bir kırmızı gülsün sen
Her sabah düşüncemin kahvaltısında
Karamsı zeytin gözler
Üzüm rengindeki siyah zeytin ezmesi
Arı kovanından çıkarılmış bal yanağı
Sıcacık demli yürek çayı var
Onlarla gönül sohbeti ederek doyuyorum
Nem mürekkebimi masaya dökerek
Onlara şiirler üretiyorum
Hiç birinin tadına bakamam ki
Çünkü yüreğime durur, mideme değil
Yüreğim kalleş olduğunda insanlık ölür
Can dostumun hayal sofrasındaki
Nefis kokan pembe gülsün sen
Alacakaranlık düşer geceye
Gözlerin bakar göklere
Diz çöker önünde
Ay ile yıldızlar
Onu benden çalıyorsun diye
Boyun büker sabaha
Gökyüzündeki gibi imkansızlardasın
Elime dikeni batmayan
Zararsız mavi gülsün sen
Sekiz kasımda tokadın havası bambaşkaymış
Gökyüzündeki bulut masmavi
Yeryüzündeki toprak sapsarıymış
Gülümseyen güneş yerini buluta bırakmış
Bulut heyecan gözyaşlarını dökerek
Rengarenk gökkuşağı çaktırmış
Gül bahçesinin önüne
Güllerin içinden öyle bir gül açmış ki
Gecelerin tek yıldızı
Gündüzlerin saf temiz kokusu olmuş
Karanlığa ışık, gönüllere sevgi saçan
İlk gülsün sen
Vatanımızın bayrağı gibi
Mazin bembeyaz olan
Yaşayan beyaz melek
Dostluğun, kardeşliğin ve samimiyetin simgesisin
Beyaz güvercinler etrafında kanat çırparlar özgürce
Terkedilmiş beyaz balinaların gönül yurdusun
Beyaz atlı prensler
Senin hayalinle yatıp kalkarlar
Bütün çiçeklere beyaz renk yakışır
Laleye daha çok yakışır
Laleyi kıskandıran beyaz gülsün sen
Öyle bir güneş çıktı ki sabahlara
Öyle bir yıldız doğdu ki gecelere
Bütün dağlar resmen ayaklanıp
Bütün kuşları özgür bıraktı gökyüzüne
Karını eritip şerefe dedi yeryüzüne
Sesini yankılattı her yere
En tepesine koydu
Yüreğini, gönlünü ve kişiliğini
Erişilmezlere ulaşan sarı gülsün sen.