Bir sancı var aha tam şuramdadır
Gelen kokular uzak diyardadır
Bitiyor ömrüm sürem dolmaktadır
Seni bir kez daha göresim gelir
Çiçek açmış mevsimden ilkbahar
Aşk mevsimlerin müjdecisi kuşlar
Tutup kanadından diyar diyar
Yarin bahçesine varasım gelir
Güzellik masumu İstanbul'dadır
Ötmüyor bülbülüm hasret derindir
Yanından başka sığmayan gönlümü
Baykuş kafesine koyasım gelir
Sevdalı şair ele aldı kalem
Aktı gözünden yaşlar tutam tutam
Hem ağladı hem de yazdı aşkına
Senin yolunda ölesim gelir
Kara mı mavi mi trenin rengi
Kara mı mavi mi gök ile deniz
Kara mı hasret dağımın arkası
Kanatsız dizimi dövesim gelir
Sanki bülbül ötüyor uzaklardan
Gönlüme vuruyor yankısı sesin
Dillenip de bir cevap veremeyen
Dilimi kökünden kesesim gelir
Gece gündüz düşünmekten
Yazın ortasında çöle kar yağar
Uçlarını aklarla renklendiren
Siyah beyaz saçı yolasım gelir
Sevdası için karaya büründü
Zeytin gözlü hayaliyle avundu
Umutla yaş arasında bölündü
İki gözümü de kör edesim gelir
Dünyama girip çıkmak istiyorsun
Nasıl sevdiğimi hissediyorsun
Bana başka çare bırakmıyorsun
Zehir zıkkımları yutasım gelir
Gözyaşımla yanağım olsun ziyan
Sevdam yüce dağlara atsın figan
Aşk ağacım küçülüp kalsın fidan
Gönlümü taşlara satasım gelir
Kerem gibi yolda aramaktansa
Ferhat olup dağları delmektense
Mecnun gibi çölde sürünmektense
Güneşsiz gül gibi solasım gelir
Seni sevmek suç mu bilemiyorum ki
Bende önümü göremiyorum ki
Kendi yolumu bulamıyorum ki
Ecele erkenden varasım gelir
Bu gönül ömrünün son nefesinde
Aşk aşk diye ölür gözyaşımla
Sol tarafa artık ağrı dayandı
Ölmeden kefene giresim gelir
Bir kere kör etmiş bu aşk mermisi
Dayadı ruhumun her tarafına
Canımı istersen hemen veririm
Şu kara toprağa gömesim gelir
Hasret çekiyorum sana artık gel
Baş kaldırıyorum İstanbul'a bil
Vereme dönüşüyor kara sevdam
Yalancı dünyadan gidesim gelir
Gölgeli meşhuru koyma bu halde
Sensiz koca çınar geçer mi söyle
Bağrımda yanardağ patlarsa şöyle
Diyardan diyara kaçasım gelir
Hayat bile beni istemiyorsa
O zaman seni kim ne yapsın gönlüm
Hiç değişemeyen lanet canımı
İki-üç çırpıda silesim gelir
Ne diye kaderle savaşacağım
İntikam mermim imi var yada gülüm
Sensiz bu odalar haramdır haram
Duvardan duvara çarpasım gelir
Sensizliğin şehri beni öldürür
Issız sokaklarda çok baş döndürür
Odamın hücresinde süründürür
Kendimi kırbaca dizesim gelir
Şairin yüreği ağlarsa eğer
Doğan güneş buluta boyun eyer
Mutluluk gözyaşları çekip gider
Beynime tetiği çekesim gelir
Öyle bir kul yaratmışın ki Yarabbi
Yüreği sanki yufka kalbi de pamuk
Yol gösterirsen son kez dertli kula
Gidip bağrıma basasım gelir
Belimi büktün bükeceğin kadar
Canımı aldın alacağın kadar
Huzuru bozdun bozacağın kadar
Artık canıma kıyasım gelir
Hiç çözemediğim halim düzmece
Hayatım bulmaca gibi bilmece
Çözmeye çalışırım hece hece
Sonunda kafayı bozasım gelir
Küçük bir mektup sonrada çiçek
Acıma son verir bir hoşça kal demek
Hiç düşünmeden bırakıp gitmek
Bu hayatıma son veresim gelir
Bedenim yaşıyor, ruh can veriyor
Arayıp bulup ta kiralık katil
Gönlümü kör edip, şeytana uyup
İkimizi de vurdurasım gelir
Gözyaşımı içer kahkaha atıp
Büyüttüğüm gülün üstüne basar
Kalbimi kanatır solarak gülüm
Başka gönülde çırpınasım gelir
Nikah masasına kalp dayanmadı
İmza tokadına elim kalkmadı
Sesli isyanımı içime gömüp
Dağ arasında bağırasım gelir
Kibar ayağına ömrümü serdim
Bunlarda yetmedi duygumu verdim
Aşk yanardağından kendimi yaktım
Şiirlerimi de yakasım gelir
Defolup git dedim gitmedin benden
Acıma tuz döktün bıkmadım senden
Düşmedin yakamdan rüyama girip
Derin uykuları bölesim gelir
Saçın tellerine kurban olduğum
Yaşlı kirpiğini bitip öldüğüm
Uzun hava çekip ağıt yaktığım
Sazın tellerini kırasım gelir
Okyanusa daldın deniz dururken
Bulut olup gittin güneş bakarken
Ne yüzmeyi bildin, ne de yağmayı
Düştüğün duruma gülesim gelir
Yapayalnız kaldım fani dünyada
Demek yıkılırmış koca çınarda
Duvardan duvara kafamı vurup
Giyip beyazı çıldırasım gelir.