Övülmüştünüz, ey kitaplarım,
Çünkü henüz gelmiştim ben taşradan;
Çağın yirmi yıl gerisindeydim
Ki buldunuz hazır bir topluluğu.
Yadsımam sizleri,
Sizler de yadsımayın soyunuzu sopunuzu.
Dururlar burada tuhaf hileleri olmaksızın,
Buradalar arkaik bir şey barındırmaksızın.
Bak eleştirmenin şişine,
Bak profesörlerin öfkesine,
Bak nasıl da küfreder onlara sevimli hanımlar:
“Bu mudur”, derler, “şairlerden beklediğimiz
Zırvalar?”
“Nerede hani Pitoresk?”
“Nerede hani duygunun baş döndürmesi?”
“Hayır! İlk yapıtı en iyisiydi.”
“Zavallı adam! Kaybetmiş hayallerini.”
Gidin, küçük çıplak ve arsız şarkılar,
Gidin hafif bir ayakla!
(Ya da isterseniz şayet, iki hafif ayakla!)
Gidin ve dans edin utanmadan!
Gidin küstah bir eğlenceyle!
Selâmlayın ciddi olanı ve geri kafalıyı,
Nanik yaparak selâmlayın onları.
Burada zilleriniz ve konfetileriniz.
Gidin! Gençleştirin her şeyi!
Gençleştirin “The Spectator”u bile.
Gidin! Ve ıslıklayın onları!
Öyle dans edin ki yüzleri kızarsın,
Dans edin fallus dansını
Ve anlatın Cybele'nin hikâyelerini!
Tanrıların uygunsuz tavırlarından bahsedin!
(Söyleyin bunu Bay Strachey'e.)
Buruşturun erdem taslayanların eteklerini,
Ve dizleriyle bileklerinden bahsedin.
Fakat her şeyden önce, pratik insanlara gidin,
Gidin! Gürültüyle çalın kapı zillerini!
Çalışmadığınızı söyleyin
Ve sonsuza dek yaşayacağınızı.