bilmesizsin sevginin
çarpık kentinde hiç olmamışsa sevdiklerin
hiç boşaltılmış sokakları
yorgun onurla terketmemişsen
bilmezsin dilimlenmiş öykülerin
serzeniş emen kaldırımların
yarına söylenmiş
şiirlerini
bir yalansa demirde dövülen
kurutulan bir erguvansa İstanbul damlarında
bilmezsin
bahara inancıllığın kalmamış
ve dağılmamışsa saçlarında ıslıklar rüzgara
sen ne bilirsin aşkın yasak
ve doğurgan iki tarafı var
akşam olsa , akşam, gümüş itinalar
ve tükenen sevgilerin ikindi kuşatması
bilmezsin kadıköy taşlarında kalmış gülüşmeleri
sen bir ayın ardından koşmamışsan
sıçramamışsa saçlarına deniz köpükleri
varolup geçmemişindir bir kumruyla
sarayburnu'ndan
Ah şimdi Ankara'sın artık sen
bu gri bozkır kentinde
kaçak yaşayan bir adamsın sen