Günaydın; Puslu bir İstanbul sabahına.
Sessiz bir göz kırpması, şevk için.
Yada kurumuş ellerle gözlerime yapılan
Tuhaf okşama, teselli için.
Gayret gırla, kalk artık.
Bir selam çak, eksiksiz uyan nizama
Birlikte uyandığım, umut kırıntılarına,
Bak sevgiyle birdaha
Yalnız yol almaya başladığımda
Kırılmış kalplere basa basa, ayaklarımı kanattım.
Dönmem arkama bir daha, ukalalığın bini bin para
Yalanlar da aldatmıyor, kulağımı tıkadım onlara.
Elveda diyemiyor kalbim, kar çiçeğim.
Fizan kadar oldu, ruhum la bedenimdeki ara.
Yokluğunla dünyayı çekemeyeceğim.
Milimlerle ölçülüyor artık, çok yaklaştım sona.
Hatırla temennilerin vardı,
Hani demiştin, 'Benden önce ölme diye.'
O gün bugün şaşıp kalıyorum.
Nasıl nefes alıp veriyorum.
Küçücük bir dünyam kaldı, bakla sofa
Nasıl bir yerdeyse bıraktığın yara.
Sürekli kanıyor, kapanmıyor bir türlü.
Hayaller hanüsilasyonlar türlü türlü.
Bazen gül yüzlü bir çocuk sevdiriyor,
Bazen de beyazlamış saç tarattırıyor.
Katran karası bir gecenin puslu sabahına
Günaydın diyorum gülümseyerek inatla.