Gurbet
Yine alnımın orta yerinden vuruyor gurbet
Yanağımdan sessizlik süzülür
Dudağımdan hasret.
Akıp yüreğime, doldurdukça sensizliğin boşluğunu,
Unutturuyor bana, şarabın sarhoşluğunu.
Çal, çal, açılmaz olmuş gurbette el kapıları,
Çeşmelerden keder akar, zindan tüter bacaları,
Sillesi canımdan bezdirir, gülüşleri kara çalı,
Kanatır, battıkça yüreğime diken dalları.
Her uğraşım bir kavga, her kavgam bir kerbela
Dost olan daha düşmeden başına bela.
Saplayıp göğsüme bir zehirli pala,
Söküyor mezar taşımı tüm dehşetiyle
Parçalıyor cesedimi, kemiğiyle etiyle.
Baktıkça yollara sıla tüter gözümden
Sıktıkça canımı, yar süzülür akar özümden,
Gurbet ellerinde bir kuru ekmek derdi yüzünden
Mahrum kaldım dostlarımın şirin sözünden.