İçimden geldiği, kalbimin hissettiği,
Ne'ysem olduğum, umduğumu yaşayamadığım
Ama olması gereken gibi...
Hayat devam ediyor.
Bunlar sana kalbimden uzanan,
Dilimden de kalemime dökülen son hislerim, demeçlerim.
Bunlar sana adadığım,
Seni de içimdekilere farz ettiğim,
Onlarla bütünleştirdiğim son duygularım...
Bunca geçen zaman sayısını bilmediğim olay,
Seninle geçirdiğim güzel an ve anlar...
Anlamadın ya, neyse...
Beni hâlimden sadece imkânsızı seçen anlar.
Uzun uzun yazdım içimdekileri,
Başlığını da ‘'sen'' koydum.
Hayatımın girişi, gelişmesi sendin.
Neticesinde yoktun.
Bilmiyorsun, fedakarlık nedir?
Ben seni öyle sevdim ki...
Uyumadım, sana günaydınları göstermek için.
Gecemden kattım, gündüzüme tasarruf yaptım.
Kırmak istemedim seni, kimseyi.
Canımdan saydığım, kendimden çok sevdiklerim vardı.
Suskunluklarım şu anki vaziyetimin kefili,
Yapayalnız kalmış olmanın tetikçisiydi.
Umurumda mı sanki?
Biraz evet, biraz hayır.
Minicik bir kaldırım taşı misaliydi hepsi hayatımda.
Takılanı ittim, takılanı tekmeledim.
Şimdi, herkes ve her şey olması gereken yerde.
Eskisi gibi canım yanmıyor, iyileştim.
Ne'ydi benim aşkla tanıştığım, rastlaştığım günler?
‘'her acı geçer mi?'' diye sorar olmuştum cümle âleme.
Geçiyor, yerini hatırlamak istemediğin hafıza ayıpları alıyor.
Utanıyorsun bir müddet sonra ‘'nasıl olur?'' diye.
Hiç geçmeyecek gibi görünse de geçiyor.
Artık haybeden de anlasan çok geç...
Boş yere yorma.
Ne kendini
Ne de kalbini...
Ne var ne yok anlattım artık.
Döktüm içimi...