Kalabalık bir grup topluca mezar eşti
Ve musalla taşında hüzünlü tören vardı
Menzil, aynı menzildi… Yollar orda birleşti
Geride bırakılan yıkık bir ören vardı
Soruşturduk… O, köyde en yaşlı ihtiyarmış
Bir oğlu… İki kızı… Bir de karısı varmış
Üstüne yedi metre beyaz bir kefen sarmış
Elinde okuduğu yalnız bir Kur'an vardı
O gece mezarlıkta nurdan bir ışık yandı
Öyle ışık yandı ki… Koca köy aydınlandı
Adam ermiş derlerdi… Köylü o gün inandı
Adamın bu halini rüyada gören vardı
Ertesi yıl o köyde bed bereket çekildi
Velakin bütün köylü mübarek zattan bildi
O da normal insandı… Haramzade değildi
Oysa ne tohum eken ne tarla süren vardı
Zira herkes alışmış kazanmadan yemeye
Kimsenin dili varmaz gerçeği söylemeye
Zaman öyle zamanki hürmet: Ağaya beye
İsteseler canını… Kanını veren vardı