Leydi! Bu sabah kalktım dünkü gibi yerimden
Bir fırtına çıkmış ki… Gönül tepelerinden
Sevgi dalları kırık… Aşk sökülmüş yerinden
İçime hüzün çöktü… Derinden mi derinden
Esrik o duygularım gece komaya girer
Akşamcılar evine giderken birer birer
Başıma toplanırlar bütün çalgı çengiler
Gene seni görürüm uykusuz gözlerinden
Mey başında kalkmışım giderken ıssız yolda
Köşedeki sarhoşlar türkü söyler dört kolda
Bekle, ben geliyorum… Kapımı açan ol da
Yığılayım kalayım… Öleyim dizlerinden
Ateş sarmış ruhumu ya da ben alevlendim…
Tutuşmuş yanıyor da kendinde değil kendim
Damla damla eridim… Damla damla tükendim
Hüzün çıktı karşıma… Aşkın dehlizlerinden
Ne zaman kulak versem rüzgârların sesinde…
Hep hayalin belirir bir ağaç gölgesinde
Yıldızların altında… Güneşin ötesinde
Bir yangına düşerim… Suyun perhizlerinden
Korka korka o gelen kimdir diye sorma… Ben!
Sensiz geceler korkunç uyanırım erkenden
Derin bir muhabbetle annem gibi severken
Mutluluğu bulurum aşk dolu sözlerinden
O efsunlu bakışlar… Sanki bir şah-ı cihan
Gönül payitahtıma kurulmuş Hürrem Sultan
Bir ses beni çağırır… Gel ey Sultan Süleyman
Barbaros Hayrettin'in açık denizlerinden
Cemalin aya benzer gözlerinse Kehkeşan…
Sen Zühre-i Yıldızsın o Kızıl Dağ'dan aşan
Bir gönül seni bekler seninle dolup taşan
İzlerini arıyor… Kaybolan izlerinden
Akşamın karanlığı şafaktaki kızıllık…
Bir gecelik hasretin sanki dersin yüz yıllık
Yorgan döşek hüzünlü yastıkta duygusallık
Adeta okunuyor gel gör ki… Yüzlerinden