Dün, yeşil dallar güneşle öpüşürken kıskandım
Hep bağrıma bastım yerdeki taşı
Her taşın üstüne yazdım ismini
Her şeyde teselli aradım, her şeyde seni
Bulamadım süzüldü kahır gözyaşı
Bazen sel oldu hasretin aktı gözlerimden
Bazen bir ateş gibi yaktı içimi
Bazen de bir parıltı bazen yakamoz
Divane gönlümün açık denizlerinden
Bazen bana doğru gelen bir gemi
Dolaştım bir hayalin peşinde yıllarca ümitsiz
Perişan harabe bir halde kaldım
Bazen ümitlerim coştu san ki bir deniz
Bazen yıkılmış bir cami, ortada kalmış bir mihrap gibi
Diyar diyar gittiğim oldu kara kışlarda yazın güneşinde
Çoğu zaman seni çöllerde gördüm
Koşarak geldim sana uzattım ellerimi
Boşlukta kaldı
O zaman anladım ki sen değilsin bir serap
Yine bağrıma bastım kızgın taşları
Yine süzüldü kahır gözyaşları
Mendilimde topladım gözyaşlarımı
Sardım sarmaladım o da gitmesin yalnız kalırım
Geride kalan hatıralardır diye hep sakladım
Lakin onlar da senin gibi ihanet etti
Bir gün dertleşmek için açtım da mendili
Gördüm ki bom boş onlar da uçup gitmişler
Arkadaş olmuşlar göçmen kuşlarıyla
Giderken gökte selam verdiler başlarıyla
Yine beni bıraktılar baş başa kaldık
Kahır gözyaşlarıyla