Sanki sensiz bu şehirden
Akıp gittim bir nehirden
Ne gül kaldı ne menekşe
Soldu gitti hepsi birden
Boynum bükük… Masum gibi
Dalga vurmuş bir kum gibi
Prangalı mahkûm gibi
Farkım yoktur bir esirden
Dertli inleyen bir ‘'Ud'' um
Hasretini yudum yudum…
İçtim… Artık son umudum
Hacıdan hocadan… ‘'Pir'' den
Mahkûm eden kadı yoktur
Hayatın da tadı yoktur
Mutluluğun adı yoktur
Her şey artık bir zehirden
Gül kurudu… Lale soldu
Çare yoktur… Olan oldu
Eski aşklar nerde kaldı!
Yâr yolunda ölen bir ben
Tabuların hepsini… Yık
Gel bir gece karşıma çık
Kapım ve pencerem açık
Habersizce gelip de gir… Sen
Yıkılmayan koca devdim
Yalnız sana boyun eğdim
Bilebilsen… Nasıl sevdim
Ah… Bu sırra erebilsen
Gece uykumdan uyandım
Düştüm ateşlere… Yandım
Kim dayanır? Ben dayandım
Bir göz atıp görebilsen
Kim gönlünü yere serdi
Serenler… Mezara girdi
Gelsen… Dünya değişirdi
Son bir karar verebilsen