Şu yaşlı gövdenle böyle bir acı
Yaşadın mı anlat dilek ağacı
Ne söylersen söyle başımın tacı
Ben dinlerim ama seni bilemem
Yaşlanmış bedenin yapraklar sarı
Kaç kışı yaşadın kaç kez baharı
Başından geçen tüm sevdaları
Ben çekerim ama seni bilemem
Bir küçük tepede gövden kök salmış
Ne dalların yeşil ne yaprak kalmış
Sonunda anladım her şey masalmış
Ben anlarım ama seni bilemem
Yeşil yapraklarda çiğ gibi damla
Gözyaşlarım gibi akıyor gamla
İçin için her gün gizli sevdamla
Ben yaşarım ama seni bilemem
Hasret çekiyorum sırtımdaki yük
Dünya kadar desem daha da büyük
Mahkûmlar gibiyim hep boynu bükük
Ben böyle varım seni bilemem
Kimisi gölgende bir ateş yakmış
Kimi muradını sende bırakmış
O mendil ki kaç kez gözyaşım akmış
Benim duygularım seni bilemem
Kaç seven gölgende hülyaya daldı
Kaç seven dalında bir yaprak aldı
Artık gideceğim zaman daraldı
Hazırdır mezarım seni bilemem
Ne yapsam bir türlü susmuyor dilim
Gözyaşım akıyor çeşme değilim
O yüksek daldaki benim mendilim
O benim efkârım seni bilemem
Her bahar gönlümde dolu bir keder
Gelirim, demezsin bir gün de yeter
Anladım ki derdin benden de beter
Her şeyim yarım seni bilemem
Gelmezsem yolumu bekleme sakın
Boşuna olmasın derdin merakın
Sen de bilirsin ki ecelim yakın
Buna ahu zarım seni bilemem
Mezarımı senin dibine eşip
Dallar bana gölge olsun birleşip
Niye ağlatırsın derdimi deşip
Her zaman ağlarım seni bilemem
Söyle, o mendile konmasın kuşlar
İçinde sakladım gözyaşlarım var
Hatırlayıp bir gün gelirse de yar
Ben duyarım ama seni bilemem