Bir bilsen kırk iki yıl nasıl geçti sorma hiç
Köşelerde boynumu büke büke ağladım
Biri yetim diyordu biri sokaktaki piç
Çaresizce gözyaşı döke döke ağladım
Keşke yalnız ben olsam duygular bile yetim
Sanki insan değil de ruhsuz kemikle etim
Ne köylüm sahip çıktı ne de şu memleketim
Gönlümde çiçekleri söke söke ağladım
Dört kardeş yetim kaldık hem de tek başımıza
Hiç kimse aldırmadı akan gözyaşımıza
Bir koca köy şahittir kader savaşımıza…
Bu kader benim diye çeke çeke ağladım
Her günümüz bir zindan ışık ise mum gibi
Dert keder de bol ne var! Denizdeki kum gibi
Annemin hasretini… Sanki bir tohum gibi
O körpe yüreğime eke eke ağladım
Aklıma hiç gelmezdi ne bu gün ne de yarın
Hep son durağı oldum hüzünlü duyguların
Bir yandan da içimde çıkmayan kaygıların
İlmeğini boynuma taka taka ağladım
Ne hayattan tat aldık ne bir gün mutlu olduk
Öyle bir ruh hali ki! .. Deniz gibi… Boğulduk
Bazen eve gitmedik bazen evde kovulduk
Bazen de nehir gibi aka aka ağladım
O duygu hiç bakmadı: Ellisine… Kırkına
Sakın deme yeni mi varıyorsun farkına
Ne düğün dernek gördüm ne de elimde kına
Hep ellerin eline baka baka ağladım
Unutmadım acını hep taze ve çok derin
Her zaman bomboş kaldı dolmadı ki hiç yerin
Hepsi tek tek yıkıldı yaşadığın evlerin
Harabelerinde ateş yaka yaka ağladım
Meğerse kaderimmiş nereden bilecektim
Köyde her çocuk gibi oynayıp gülecektim
Öksüz kaldım her şeyi bir bir sineye çektim
İçimde bent oldular yıka yıka ağladım
İşte böyle be anne şu hayata yem oldum
Bazen bir deli oldum bazen bir sersem oldum
Onun için hayata düşman oldum… Kem oldum
Her zaman yumruğumu sıka sıka ağladım