Güneşin genç çağında, uyurken kardeşlerin
Her sabah elinde bir iplik file
Helalleşmese de uykuyla, mahmur gözlerin
Gideceksin fırına, rüyalarınla el ele
Lastik ayakkabılar ayaklarında
Senin vurmanı bekleyecek sokak taşları
vururken taşlara kulaklarında
Şarkı söyleyecek sana serçe kuşları
Üstünde yamalı, lacivert kazak
Üşüyeceksin, o kapıyı açana kadar
Gelmesi yakın ama gitmesi uzak
Sırtında ekmek ve kavgası var
Unutturacak çileni sıcacık ekmek
Hergünki gibi sofrada patates ve çay
Çok şükür yavrularım, şükürsüzlük ne demek
Oğlum diyecek annen; bal yerine say
Küçücük omzunda, büyükboya sandığın
Besmeleyle çıkacaksın, darılıp gücenmeden
Ekmek paranı verecek, tanıyıp tanımadığın
Almayacaksın ama sen, karşılığını vermeden
Misket oynarken onlar, çevirirlerken topaç
Düşeceksin on yaşında sen ekmeğin peşine
Getir ekmeğimizi oğlum; kardeşlerin aç
Bağlanacaksın annenin şefkat dolu sesine
Sen boyamak için ayakkabı ararken
Kıskandıracak seni top oynayan çocuklar
Sen boyalı elinle kazandığını sayarken
Onlar çember çevirmek için dağılacaklar
Bir omzunda sandığın, ekmeğin ötekinde
Zafer kazanmış gibi döneceksin evine
Annen ve kardeşlerin kapının eşiğinde
Karşılayacaklar seni gene güle sevine…