İstanbul'dun
İsten bulmuştum seni kirli kentte
İstemeden dulu kaldım yokluğunun
Yok oldum..
Gözümü ağladım güzümün önünden gitmedi gidişin
Gök gözlü gözlerinin götürdükleri ve yalnızlığa örttükleri özünden başkası değildi..
Gözümün cenini..
Seni gözümde büyütemedim ki
Kalmadın ki sen
Olmadın ki gözümün bebeği..
Alfabetik sıralamalarla sürüldüm sürgünlere
Önce Aşk'tan ayrılığa
Sonra Bahar'dan solgunluğa
Şimdiyse Canım'dan mezralaşmış mezarlığa..
Vazgeçişlerdeki kendime az göçüşlerde
Ben senden men
Sen bensizliğe mensup
Aşk bizi har vurup darmadağın bırakırken
Harman savrulmalarında bir ben kaldım,
Katledilerek
Katli zecri bilinerek,
Kat kat üstüme sensizlikler giyinerek
Yokluğundan az önce oda da unuttuğun tokalarından
tokatlar yiyerek ve katlanarak her parçamın üzerine çok kere,
Anlamadın mı yazık kaldık gittiğinde biz boş yere..
Bizi ikiye bölendin
Bizi ikide bir ölendin
Bizi ikindi vakti etmiş bir öğlendin,
Geç şimdi
Geç öğrendin..
Yalnızlığı sevişmelerde sicimsiz
Yalnızlığı sövüşmelerde içim'siz,
Yüreğinin rahminde bir ölü cenin,
Cesedimin üzerinde okuduğun gazete sayfaları var senin..
Yarım kalmış manşetlerden mahşer korkusuyla sır bilip sırat ettiğin dehşetlerden
Deşip en derinime kendini gömdüğün afetlerden
Eşip can yerimi yerime bir başka et getirdiğinden,
Öldüm ben..
Ardında ölüşümle düşsüz kaldım
Süzüldü aşktaki aklım,
Çözüldü baştaki sancım
Düşürüldü başımdaki senden olma tacım..
İçinde dar kaldım kendimin..
İsminle har yanığı kaldığım anlarda yar kıldığım
Beş vakit âmin ettiğim varlığına
Durmadan gidişlere beni giydiğin kılığına
Kırk bir kere naaş bağışladın sen kadavramı bana yağışlarınla..
Gözlerinle sis topladığın is ağaçlarının gölgesinde
Diz çökmüş yarayım
Tohumlarının tortularındaki torunlarına..
Yosunlarına yeşili susan dilimse, sustum…
Susuyorsun'larına kır çalan kırmızı kanımsa allardan daha al damlayan,
Al..
Kal'dırma kendini yanımda
Kan'dırma kendini bir daha gözünün bebeğiyle açtığın yaralarımda
Tenimin rengine,
Düşümün dengine sığmayan yörüngelerle gele-durmalarınla kazdırma kan doldurduğun gözlerimi mezar çukuru gamzelerinle..
Ben bir de' bağlacıydım sende..
Hiç bir tümceye ek olamadım
Hiç bir yüreğe yek duramadım
Hiç bir küreğe asılmadım senden öteye gitmek için sularında,
Anlatamadım..
Anımsattıklarınla
Alıp sattıklarınla
Çalıp sakladıklarınla
Kaldın,
Kendin de,sen de,sendeki ben motifli desende..
Kendi kendine
Kendi kentine
Kendinde tükendiğinde,
Gel oldun kip'ime..
Kulağımdaki küpeye
Sırtımdaki küfeye
Kamburumdaki sen dolu günlere
Asıldın,saçlarından daha sarı ıslak ipinle..
Ardında sözsüz kaldım
Üzüldü canım,
Büzüldü kâğıtlarım
Yazmadım desem de
Adına yazdım adımın adımlarını,adak kaldım..
Ramak saydım her gelmeyişinin saat başlarını
Gün bitti,
Gece söküldü karalarıma
Beş karış odada
Beş karış suratla
Beş parmağımın her bir tırnağıyla kazıdım yokluğunu duvarlara
Duyanlara sağır kaldım,
Soranlara sus,
Selam aldım selam sattım ardından
Yetmedi kimse kendime,
Nereye götürdünse aslımı
Nüshamı karaladı her gelen,hergele gelmeyişlerinde..
Bir ”GİT” haresi yeterdi her şeyin götürülmesine..
Bir ”KAL” tanesi eritirdi bütün bir ayrılığı..
Şimdi sen,
Uyuyor gibi susuyorsun
Düşünür gibi dalıyorsun
Damlayacakmış gibi akıyorsun
Avludan
Avucuma
Avutuşlarınla..
Unutuşlarınla güveleniyorsun içime
İçimdeki güveler yerken beni her gün dönümünde
Gidişine göç güzleri erişiyor,
Kalışıma öç gözleri kemleşiyor..
Demleniyorum deminde
Emiliyorum dediklerine
Dünde yoktun sen
Deminde,
Şimdide..
Her an yeniden yeni bir yenilik yenileniyor yüreğimin düşünde, eski bozgunları bozuşlarına hitaben..
Susmadım ben
Öldüm..
Ben seninle içimde ödeşmişken
Dışımı bana dışlatmalarının kavim düşlerinde
Ağzıma geleni yutkunuşlarım içime hasat sonralığı bir hastalığı örtüyor..
Sesimi sussam?
Tınımı tutsam?
Yirmi dokuz harbin suslu boyası olsam?
Yankımı da sende bir yerde suçlu bıraksam?
Gözlerin şah damarımda neşter gibi beni terlerken ve terk edip tek kederi bile yanına almamışken sen..
Söyle,
Ben olmasam,
Seni kim acıyacak içimde?
Üşüdüm gözlerini,
Bak bana artık..
Dön..
Gelmezsen,
Hiçbir 'Sen' yakışmayacak Ben'in yanına bir daha..