Ben denizi geç gördüm daha önce
bir lâledan içindeydim ılık
akmaktaydım tersine nal seslerini
işitirdim şıngır şıngır ederdim
ay bana gülerdi yüzme bilmediğim için
Bu sırça zen çatlayıp su ile
eğleşirken ben de eğildim bir
iç denize ve nalları olmayan
denizatlarını gördüm meğer
ele geçmezmiş denizin altında gün
sabilerle denizin üstünde yürüdüm
Suyun oylumunda bir eşkin yürüyüştü o
çarığına gün değmemiş ve gönül oyunu bilmeyen
yüzmeyi de öğrenemez sırça kabuk daralır
iç deniz, balıksız, lâci deniz yarılır
giyer çarıklarımı, yüzer aylamda yüzsün
orda durmuş bekleyen Musa da ona gülsün
beni de efsûn ile güneylesin ıslatsın
gök çatının altında hoyratlığım artsın
muhtemel ki kalbime gömülmüş nazar ile
adı deniz olan çatır çatır çatlasın
Çünkü şirpence gibi akmış coğrafyasından
ve üstünde rutubet kokusuyla atlasın
son sözcüğe döküldü 'işgal kötü bir şeydirbenim son sözcüğüm, içinde deniz olan
avuçlar gibidir tutulması yasak
ruh ona dokunur ve mavi olur aşk
Bakınız buraya bakınız karanlığa bakınız
Karanlıkta ışıl ışıl yansın avuçlarınız
Beykoz da bir kenar mahalle
Çarıklı bir şehzade
Cam üflüyor aşk ile
deniz de ona yangın