gittin...
ve ben çekingen kaldım hayata
adın kadar yasak
aşkın kadar umutsuz kaldım
terkedişlerin tortusu birikirken içimde
karanlığa yenik düşüyor korkak yanlarım
ve üstüme üstüme yürüyor yokluğun...
ömrüm su gibi akıp giderken
son umutlarımı da yüreğimden dökülüyorum
dikiş tutmuyor artık mülteci duygularım
dikmek istedikçe sana sökülüyorum
her gece bir pusu kuruyor yarınlarıma
ve ben o pusuda yalnızlığımla vuruluyorum...
beyhude bu bekleyişler biliyorum
ama yine de;
militan bir casaretle direniyorum
son kale de düşerken umut cephesinde
baktığım aynalarda sana kırılıyorum
düşen bir damla oluyorum alevlerin içine
ve ben düştüğüm yerde seni bekliyorum...
gittin...
ve ben hasretinle paramparçayım
bütün yangınlar tanıdık
bütün ayrılıklar sırdaş yüreğimle
bedenimi ezip geçen sonbahar
içime döküyor kan kızılı bir intiharı
şimdi her yanım yaralı her yanım infaz
ve bu infaz tutanağında parmak izin basılı...