ta en başından belliydi
bu aşkın kan uyuşmazlığı
takvim tutmazlığı...
ne kadar anlatsam da kendimi
anlayamadın içimde yer edenleri
ben ne kadar desem de mavi;
sen inatla diyorsun ihanetin izleri...
yol aldıkça deli gönlüm
kan kızılı gelincik şafaklara
nasıl istedim bilsen;
kök salmak, filizlenmek içinde
Dicle gibi, Fırat gibi saf ve gür
sevgimle akmak, dolmak yüreğine...
oysa sen bilmiyordun;
bütün hüzünleri tutuklayıp içimde
masmavi bir yürekle gelmiştim sana
ilkbahar güneşlerini
getirmiştim avuçlarımda
ben uzattıkça kır çiçeklerini,
sen soldurdun hazan yaprakları gibi...
madem ki sensizliği vuruyor zaman
anlatmak anlamsız duygularımı
ben aşkımı bağlasam da bitmeyen ümitlere
sen aldırma git! ..
git! ..yüreğinin götürdüğü yere...
ay alev alev yanarken göklerin orta yerinde
unutma! gecenin mavi gözleri hep üzerinde
her şey rağmen kucaklamaya hazır seni,
sevgiyle, şefkatle, hasretle...