KAM DANSI
Buz mavisi Altay Dağları,
ilk beyaz yaz beni bekliyor.
Alnımdaki koruyucu üçgen sarı
doğum lekesi mi-zümrüt yeşili ışık
içsel ve derin bir dalınç içindeyim firari.
Kam Amca-ben hangi düşün düşkünüyüm?
Düşümde-beni keşfeden 'ben' neyin nesi?
Ben uyurken atalarım gözlerini nerede açtı,
Şambala-Belovodya-Altaylar-Beluka Zirvesi?
Yağız yılkı atlar ve şifalı otlar sevinin yüzü,
kutsal üçgenin ve çemberin içindeki yazı,
başka unutulmuş zamanın tanıdık kızı.
Yumuşak bir şarkı alevi yalap yalap,
başlayan anlamlı bir ateş dansı,
ateş ve şarkının içindeyim,
ateş ve şarkı benim içimde.
Farkındalık-içsel varlık ruhum-etim,
iki dünya arasında danstayım-gel gitim.
Sevda masalı ışıklı canlı büyücü nefesi,
ateşli beyaz su düşlerim-kayıp dağ sesi,
sonsuz zamansız-bilge ve güzellik ülkesi.
Yanıyor ülkem, alevler canlandı-göksel ışık,
buzlu kayaların bedeninde düşistan ak-ılık,
gizemli Belovodya Ülkesi-kapın kilitsiz açık,
gücün ve sevgin sebil-eşiğinden girsem içeri.
Tut elimden ateşkadın-bedeni dolduran enerji
zevkin acı doruğu-kehribar piramid-dar ve dik,
ay, ayı postu-ceylan dostu-tek yoldaşım sessizlik..
Bir çocuğa akıyor içimdeki şimşek-kokulu çiçek
dev çam ağaçlarının güneşi kıskandığı mavi gölde
yavru geyik-bahar kuşu-büyücü-avcı ve deli tüfek
av mı avcı mı-mışıl mışıl uyuyan düşümdeki bebek.
Erişilmez dağlardaki yabanıl otlar dünyanın saçı sakalı ,
ak saçlı dağlar mavi göle boyun eğer-sevi dansı başladı.
Gökyüzünün buzu kırılıyor-davul ağlıyor-atlar al tokalı,
alevler üst dünyaya erişiyor-düş gerçeğe dönüşüyor.
Üçgenin dışında-çemberin içindeki ben-mavi yakalı,
davulun göğsüne siper olan son ceylan bendim,
şaman başlı deli tokmak beni dövüyordu,
tatlı bir sızıyla titredim-kendime geldim...