UYKULU YAĞMUR
eşikte
uykulu bir yağmur
dinlenmesi için
içeri aldığım
akşam
kendini ayrı tutan
anlam
ses
gecenin ağustos böceği
bahçe
evi dışarı taşıyan
sessizlik
cam kırıkları
duvar
ortada ışıyan taş
ot ve deniz kokusu
yaralı ayağı bir köpeğin
serin
unutuldukça büyüyen
kadının yüzü
yalnızlık
sokağın tek kedisinden
öğrendiğim
dallarda bekletilmiş
bir yığın ay
uzaklar nar
içimizden geçen nehirleri
suluyoruz
her şey kendi uzağıyla bir
incire uzanıyor biri
yerini değiştiriyor
renk
aşk
kuşların
yağmura yuva yapma
telaşı diyor ağaç
gece
bir yol
uykunun ve düşün yemişi
ışıyan ve mırıldanan
ışıyan ve mırıldanan