GÜNIŞIRKEN TEREDDÜT
kaldım
gitmenin yoksul günlerinden
yolların sabah uykusuyla
çayırları koşan atların soluğunda
gittim ve gördüm ellerin telaşla çırpınışını
yazlar verdim sırtını bahçeme yaslayan dağa
bulutlar işaretledim dili çözülmüş haritadan
bir lahitten okudum
geleceği öngörülmüş kavimlerin talihini
eksiklik bir öğlen gibi dalgındı
suların bölünürken bıraktığı bir sızı var
benim ayrılık diye saydığım
indim
yelkenlerini yitirmiş aşkların yelinden
geceye o ışıklı gezgine
gözlerimde unutulmuş resimler
yollar geçtim
nedir şimdi durup durup aynı harfleri yormanın sancısı
lal bir konuşmayı çağırdım uçurumlar topladığım eteğime
gurur hoşnut olmayan bir attı
attım
bekledim ayın sayıklamaları geçsin diye
tuzlu su verdim geçtiğin yollara
feri kutsanmış ışık gitti
yitirdim alnına yaseminler düşürdüğüm aşkı
ve anladım yalan bir çeşit oyundu
su yolları usulca yer değiştirirdi otların yeşiliyle
ben adımı bir japonla
kadın ıslak tenini sabaha asmıştı
gün ışırken tereddüt hastalıktı.