Sus duymasınlar ağlama yüreğim
hıçkırıklarla boğulduğunu görmesinler
olan olmuş bu gönül sana akmış bir kere
içimi yakan kor ateşdin sen & istemesen de
has bahçemin en nadide gülüsün & bilmesen de
misk-i amber kokulu nurlu meleğimsin
söylemesem de & sen benim tek sığınağım
nem varsa paylaştığım dert ortağımsın
aşkların en şahanesi, en güzel kadınısın
beni bırakıp gidecek misin?
Yıldızların altında sarhoş dolaşacağım sokaklarda
kar da, ayaz da onca soğuklarda
pencerenin ışığına geleceğim pervaneler gibi
gecelerin kabusu yarasalar korkutamaz beni
geliversen cama son bir defa görsem seni
geceler taş gibi ağır katran karası
ay sıyrılıverse buluttan gösterse cemalini
ışıklar ulaşınca değirmendağından aşağılara
rengarenk olur marina da deniz & bakamam
ey muhteşem, aslı şahanem, sultanım, has kadınım
beni bırakıp terki diyar edecek misin?
Saçlarında ıhlamur çiçeklerinden taç
dudaklarında olgun çileklerin kokusu, rengi
ılgıt, ılgıt esen seherde Çeşme uykuya dalmış
tatlı bir düş, renkli bir rüyanın içinde
sana git diyen mi oldu ki; & gitmek istiyorsun
hasret türküleri söylemek, ayrılık şiirleri yazmak
kaderim olmamalı & kal benimle
yürek yaralarımı sar, kalp sızımı dindir & beni terk etme
penceremi ağlama duvarı yapan bir kuş var
beni sensiz, odamı boş görmeye dayanamıyor
seni arayan, soran gözlerle bakan minik yüreği ağlatma…
Göçmen kuşlar geçip gidiyorlar türküler söyleyerek
sular titriyor göllerde, durgun nehirler, sakin denizlerde
korularda, bahçelerde yapraklar konuşurlar sessizce
duy sararan yaprakların inleyişlerini & çayırlarda
uykuya dalan çiğdemlerin nefes alışlarını
unutulmuş gecelerde, karanlık gündüzler yaşayacağım
tavşan uykularında karamsar, tedirgin dolanacağım
hırçın dalgalar, derin sulardan yüze çıkaracak acılarımı
hoşça kal deme & bende kal…
manasız, anlamsız, isimsiz bir sevgili miydin sen?
gölge değil, kanlı canlı sıcacık bir sevgiydin & vardın,
yanımdaydın, içimde canımda, kanımdaydın
şimdi silik bir gölge gibi gidip kaybolacak mısın?
rüyamdın, düşümdün, zenginliğiydin yaşamımın
aşkla büyüttüğün, solarken dirilttiğin karanfiller, güller
her gün yavaş, yavaş ölüme gidecekler & yoksun
rüyalarımı süsleyen aşkımı alıp gidiyorsun & ve her şeyi
bırakarak bir uçurumun kenarında beni
gidiyorsun öyle mi?
Hep aynı pencerede buğulu camın arkasından bakacağım
gölgemi karanlık sokaklarda başıboş bıraktım
Kimseler hatırlamaz, aramaz, sormaz beni & sen hatta
aynı insanlar önümden gelip geçen yüzler yabancı bana
kırlangıçlar yuvalarına döndü, bahçelere çiy düşecek
yapraklar üşüyecek, terk edilmiş, ıssız kalmış kentte
yoruldum sana yalvarmaktan, hem sağır hem dilsizim artık
uykularda kol kola ise her daim yaşamla ecel
korkulacak bir şey olmasa gerek…
madem bu kadar istiyorsun git hadi & hadi durma git(!)
Bulutlar yıllar gibi geçip gittiler dönmeyecekler geri
o bulutlar ki, karanlığa boğdular ufukları
şimşeklerden kıvılcım, yıldırımlardan ateş aldılar
yağmur olup yağdılar, sel olup barajlardan taştılar
yine de gelmedin, nicesin diye bir hatır sormadın
ümitlerimi kırdın, hayallerimi yıktın & ah etmedim sana
azgın sellerle bir oluyorsun, gelmiyorsun neden hala?
bir kaktüs dikeni kadar acı veriyor unutulmak
' Pişman olup dönersen bir gün bana geri
Gönül kapım açıktır çalmadan gir içeri Yetsin artık ağlamasın yüreğim!