Kök salmış ağaç idim peronların soğuğunda
Taş duvarlarında garların dondu gölgeler
Beklediğim trenler değildi, sendin beklenen
Şafakların köründe hissiz raylara dalan gözlerim
Ellerim üşüdü düşlerim gibi, daraldı nefeslerim
Hasret yüklü vagonlar gelip geçtiler sen yoktun!
Uzayıp giden raylarda sonlanmadan bir yaşam
Yeter artık bekletme gel diyor yürek sesim
Gök ne çabuk kararıyor,
Gece erken iniyor üzerine kentin
Taş devri peronlarını sisler basıyor
Hüzünler akıyor camlardan
Baş edemiyorum poyrazların buz kesen ayazlarıyla
Birde yoksul kıran bir beyazlık çökünce üzerime
Dayanamam aşkın bu denli ıstıraplarına ben biterim
Kalbim yırtıcı pençelerine düşen bir güvercinmiş
Haklıymışsın, hep söylediğin gibiymiş
Geçte olsa da anladım.
İkimizin değilmiş bu aşk yalnız bana aitmiş
Hayatın ağır ceza katibi imiş meğer şair!