-bu kentte insanı boğan ayrılık değil başka bir şey var'-
gitmelerden söz ediyordun ya
gitmelerdesin deliliğin ustası
hiç kimseyi bekleme
çünkü acıları biriktiriyor insanlar
sözler mi?
her söz gereksizliğe tescilli bu şehirde
savunması ömrünün ilk duruşma tarihinde,
tanık olduğun kadar sanıksın anlayacağın'
selamsız bıraktığın dilenciler
hasretine çoban olmuş
yürü... yürü... yürü...
anlam, şımarık çocukların elindeki balon
uçup gidiyor en hafif rüzgarda
yollarsa kalabalıkları gömüyor asfaltlı kollarına
kimdi dost?
hani annen?
hani baban?
şimdi herkes kadar kimsesizsin
ve gece karanlığında kaybolacak kadar gövdesiz
çıkıp gitmek ha...
mümkün mü zamanın ellerinden sıyrılmak?
ey yalnız, düşlerini bırak
uzaklar sana daha uzak
bu gürültüler, bu kesintisiz yollar bu yitirilmiş anlam
dayanacak can arıyor kendine.
belli acılardan yer ayırtmışsın
peki öyleyse bölüş hasretini
en büyük pay senin!
yalnızlığı ey! gözünü açtığın sabahlar zehir
sahibinden terkedilmiş yürekler sokaklarında!
yanma...yanma...yanma...
küllerini toplayacak kimin var?
anlamı bir kez daha boğ bu şehrin denizinde
anlam olmayınca kimsesizliğinde azalır.
herkesleşirsin işte...
duygu(yu) sal,
yüreğini burkacak bir şey bırakma ardında
yollarda sürüklen,
bir bir parçalansın anıların...
hadi yetiş seni bekliyor bu kalkan otobüs
geç mi?
geçtiğin vazgeçiş miydi?
kendine acımayı bırak
imkansızlığınla alay et biraz
evet başka çaren yok
ben de tükürüyorum senin çaresizliğine!
nasıl bakıyor bu insanlar?
gözlerinin rengi uçurum,
gözleri hain bu insanların!
sen ve şarkılar...
şimdi bir tek onlar sığınırsın yağmurlu gecelerde
memleketin ezgileri sırılsıklam olur!
bak iyi bak anlayan var mı bu türküleri?
'şev tari agir bi dil xisténe'...
yok öyle üç nokta bırakıp susmak
konuş...konuş...konuş...
hatta kus!
çirkin kentin güzel insanı olmaz.
evet bunu sende bilirsin
düşünme... düşünme onları...
bak depreşiyor yürek yaran
kirli bir havada kurutulmuştu değil mi?
bak yine kanıyor yürek yaran...
hayır düşünme...
düşünme olanları!