Kavmimizdeki kuşların kanatlarını kırdılar
Bir daha barışa kanat çırpmasınlar diye'
Sürüden ayrılıp,
Mültecisi olduğumuz özgürlüğün
Yasaklı çocuklarıyız
Filistin'in, Irak'ın, Kürdistan'ın ortasında
Kurşunların delik deşik ettiği gövdelerde ölü
Habersiz çalınan kapılarda yitik bir can oluruz
Öpülen postalı gören Azrail
Utanır kendinden, utanır...
Biz bu havayı Halepçe'den tanırız!
Geleceğe dair bütün sözcükleri
Kızıldere'de kurşunlara
Fırat'da yıkımlara bıraktık'
Gökyüzünün sonsuzluğuna hudut çizdiler
Uçmasın diye güvercinler'
Filistin'in, Irak'ın, Kürdistan'ın gecesinde
Her yıldızın altında bir çocuk ölümle oynar
Biz bu oyunları
Zulmün tırnaklarında bu masum insanları
Bedreddin'den bu yana biliriz..
O yemin ki dağ başlarında yankısıyla çoğalır
O yemindir canımıza can katan
Yeryüzü büyük bir mezar
Elbet,
Elbette o mezarda faşizme de yer var
Şimdi;
Hasat istiyorlar bizden iliklerimizi sıkarak
Hasadımız
öfke,
Hasadımız
tükenmemişliğin
inadı
Bilin-
Sin! !
Ortadoğu petrol kokusuyla dolup taşarken
Bebek kokusu faturasını ödüyor
Bedel ağır: KAN KOKUSU!
Biz bu kan kokusunu Vietnamda da duyduk
Hudut
Çizilen
Gökyüzüne
Ferman
Yazılan
Dağlara
Sığmayız artık yeryüzüne
Duy-
Ulsun! !
Öfkemiz hudut tanımaz
Çünkü biz
Filistin'in Irak'ın Kürdistan'ın şafağında
Faşizme isyan diye doğduk!