Soğuk geceden bir ses:
-Evim bu sokak
Ekmeğim bu taşlar
Çöp dedikleri lüksüm
Soğuk dedikleri geceler
Ölümden uzak olduğum geceler
Güneşe hasret bir ses:
-Bugün yine açız,
Ama olsun aybaşı gelecek
Ali'me söz verdim,
Yeni pabuç alacağım
Bir ay aç kalır,
Bir ay grevsiz
Bir ay da güneşsiz yaşarım
Düzenin kurbanından bir ses:
-Yeter! Yeter diyorum
Vurulmuş sokak ortasında
Oğlum, babam, yavrum'
'
Ve gövdesinde binlerce Taylan* taşıyan kentlerde
Yetim sızılar artık kanlı sabahlara tarih düşmeyecek
Ülkem, kanla inşa edilse de duvarların
Yıkılacak birgün bu babadan kalma miras!
Alçak düzenin sesi:
-İsterim ki kentim olsun
Benim olsun bu evler
Benim gözlerini kaybetmiş insanlar
Hepsi benim!
Ve düzene isyanın sesi:
-Hey! Bitsin diyoruz anlamıyor musunuz?
Bu kent ne senin ne de benim
Bizim olsun bu evler
Kaybettiysek gözlerimizi sizin kanlı çarklarınızda
Ellerimizle kuracağız o düş ülkeyi'