I.
Kimseye hiçbir şey söylemeden
Çıkıp gitmek istiyorum bazen.
Yıllardır susup katlandığım
Bu yükü ruhuma çökmüş
Ev işlerinden, ev içlerinden
Alıp başımı gitmek
Şöyle bir gün bile olsa
Kendimi bulacağım yerlere
Kendim olacağım yerlere
Gitmek.
Çocukluğuma gidemem, biliyorum.
O, artık çok uzaklarda.
O ilk gençliğim de...
Ama çocukluğumun mahallesine;
O küçücük sokaklarına,
O nice oyunlar oynayıp
Düşler kurduğum bahçelerine
Gidebilirim değil mi?
Kim ne diyebilir ki?
Çoktandır gitmedim hem.
Dururlar mı hâlâ, bilmem ki
O parkları, bahçeleri, kırları;
Annem için
Toplayıp toplayıp götürdüğüm
O rengarenk çiçekleri?
Çiçek dedim de...
Bizim bey, nicedir
Bir çiçeği bile
Getirip vermedi hiç elime.
Çocuklar da
Bir-iki defa, o da
Anneler Günü'nde işte...
Oysa ben,
Günü gelmeden de
Düşünsünler bir gün,
İçlerinden gelerek
Getirsinler isterim hep...
II.
Olmazsa sinemaya giderim.
Giderim elbet ya
Niye gitmeyeyim ki...
Hatırlıyorum da
Son gidişim
Yıllar, yıllar önceydi...
Yeni evlendiğimiz,
O ilk zamanlarda...
Neydi adı?
Nasıldı unuttum şimdi.
Çıkışta da bir lokantaya gidip
Güzel bir yemek yemiştik başbaşa.
İlk defa...
İlk ve son defa...
Gideyim de...
Ya bir gören duyan olursa?
Kime ne cevap veririm o zaman;
Ne derim sonra?
'Koca kadın, çoluklu çocuklu...
Ne işi varmış sinemada? '
Yok, yok sinemayı boş ver...
Çıkınca da bir lokantaya giderdin hem...
Giderdin ya hem şöyle gönlünce
Güzel bir şeyler yerdin.
Ne zamandır
Ayağın bile girmedi hiç
Oralardan içeriye...
Bizim ki de her akşam
Bugün yok şunu yedim
Yok bunu içtim diye
Anlata anlata bitiremez de
Bir gün olsun, 'Hadi hanım
Senle de gidip bir yemek
Yiyelim bir yerde.' demez...
Demez de
Bazen alındığımın bile hiç
Farkına varmaz...
Ben de hiç söz etmedim bundan.
Bilirim, ne lokantasıymış!
Her şey var ya işte evde!
'Hanım, ben çalışıyorum
Ondan gidiyorum.'
Deyip buna da
Çıkar işin içinden.
İki de bir söyler durur zaten:
'Ben çalışıyorum ondan yapıyorum,
Ben çalışıyorum ondan gidiyorum,
Ben çalışıyorum ondan geziyorum,
Ben çalışıyorum ondan...
Ben çalışıyorum,
Ben çalışıyorum,
Ben ben ben...'
En çok da bu sözleri dokunur içime...
Sahi, ben ne yapıyorum?
Ben çalışmıyor muyum Allah aşkına?
Benim yaptıklarım ne peki?
Öyle gücüme gidiyor ki bazen...
Her gün,
Herkesten önce kim uyanır?
Kim hazırlar kahvaltıyı?
Kim gidip alır her sabah
Ekmeği bile bakkaldan?
Kim uyandırır herkesi sonra
Kim bir bir ilgilenir herkesle
Kim uğurlar kapıya kadar tek tek?
Kim toplar sonra
Geride kalan onca
Dağınıklığı her gün?
Kim bulaşığı, kim çamaşırı, kim ütüyü
Kim temizliği, kim yemeği...
Kim yapar her gün yeniden hepsini
Kim?
Off...
Annelerin kaderi mi hep bu?
Ne yaparsa yapsın
Yaranamaz hiç kimseye...
Hiç kimsenin gözüne
Görünmez emekleri çabası...
Çocuklar da öyle...
Varsa yoksa babaları.
Babaları çalışır, babaları yorulur
Babaları bilir, babaları düşünür...
Anne de,
Evin o dilsiz hizmetçisi işte...
Bir de, başları sıkıştığı zaman
Yanına gidilen, hatırlanan biri
O kadar...
III.
Hava bulutlu mu ne biraz
Yağmur mu yağacak yoksa
Çamaşırları toplasam mı?
Akşam oluyor.
Kalkayım artık.
Çocuklar da nerdeyse gelir.
Yemek pişti mi acaba?
Pilavı da yetiştirebilsem yanına iyiydi.
Salatayı da kız hazırlasa bari...
En sevdiğim dizi var televizyonda akşam.
Çocukların, imtihanı nasıl geçti acaba?
Kış geliyor, kışlıkları da
Hazırlamaya başlamalı artık
Yavaş yavaş.
Kimseye hiçbir şey söylemeden
Çıkıp gitmek istiyorum bazen...
''Anne!
Biz geldik....