Babam mı?
Gittikçe ağaran saçları
kırışan yüzüyle
gecesini gündüzüne
hayallerini kederine
ekleyip durarak
suskun ve dalgın
bir diyardan bir diyara
yolları ezber ediyor hâlâ.
Annem mi?
gün gün buruşan elleri
ufalan bedeniyle
ışıksız rüzgarsız
bulanık ve dar
odalar içinde yitik
çamaşırlar yıkayıp
yemekler pişiriyor hâlâ...
Kardeşlerim mi?
Hayatın o karşı durulmaz
rüzgarında savruk
her biri bir başka hüzün içinde
her geçen gün biraz daha
büyüyen düş ve özlemleriyle
o mutlu ve güzel
günleri bekliyorlar hâlâ...
Ben mi?
Bastırıp o bir yığın umudu
ve sevdayı içimin derinlerinde
taşı toprağı hüzün bir kentte
bir uzun ve zorlu yolu
yaralı, yalnız ve suskun
yürüyüp duruyorum hâlâ...
Yaşıyorum, yaşıyorlar
yaşıyoruz işte hâlâ;
öldürerek de olsa
her gün içimizde
nice heves nice hayali
o nice insan gibi...
Yaşıyoruz işte
yaşıyoruz dost
yaşamak
denirse buna...