biz üç kardeştik camlar kırılmadan önce
avlusunda ağaç olmayan evlerde büyümüştük
uğursuz bir kıştı. belki aralık
zemheri derdi, olaydı annem
görmemiştik daha önce evlere giren bir yağmur
kızıl bir aşk. kızıl akşam. büyüyorduk usul usul
taşkın bir kederdi oysa yalandan dua ve gece
bir şey var, tutunup bırakmayan
hem benim hem değilim ben
öyle ki güz deli gibi
çarpıyor akşamlarıma
biraz daha düşünsem
diyebilirim kardeştik. düşümdü gece
sonra ayrıldık şehirden
o adres de yitip gitti o sel de
gırtlağında iki ölü bir yaralı. bitti, diyordu küçüğü
buz tutmuş göl kıyısında yırtık ev fotoğrafları
öyle hatırlıyorum beynimi zorladıkça
biz hiç tanışmadık belki de
savaşa da gitmedik
bilmedik nasıl akar, nasıl donar sıcak kan
birdenbire bir sus gibi ellerimiz ağzımızda
susmadık da
ne zaman devrilse bir ağaç
zaman kırmızıya çalsa
biz üç kardeştik. öyleydi. yırtıldı karbon kağıdı
var mıydı çağrılacak bir adımız, bir rengimiz
bir şey işte. ne bileyim
uyandır beni ey hayat. içimde bir kuyu bul
çünkü üç kardeştik biz. öyle hatırlıyorum