bahçeyi dolduruyor sis
biz nehir çiziyoruz
sür grisi ağacın çıplak yerlerine
-ama üstü kar tutmuyor-
akıyor süt gecen bahçeye,
yaprakları soyunuyoruz
soğuk... dalların patlayan uçlarında
evhamlı bir bekleyiş
en çok bu yalnızlığı severim diyorsun
kışın çıplak kollarıyla sarılmasını.
gülüyoruz ilk bakışta ağacın suyu andıran sesiyle
görünmez oluyoruz
ağzımızda hiç unutamadığımız bir reçel tadı
kaç mevsim sığar bu bahçeye diyorsun,
sarışın bir çocuk gibi dokunuyorsun utanında
-ama parmakların reçel tutmuyor-
mutfağa yağacak yağmurdan korkuyoruz.
çünkü bir bahçenin incinmiş bir yerindeyiz,
ve en rüyasız yerinde tanıdık bir uykunun.
uyanınca inciri bahçeden sökelim diyorsun
kaç bahçe kopar gelir ardından
bilmiyorsun.
hızla eve doluyor sis
ağacın çizgili gölgesinde
evcilik oynuyoruz.