Ellerine kelepçeler vurulur hayattın baharında
Gidişlerin esareti acının soğuk rüzgarında
Umut ekmek arasına katlanıp yutulur
Umudunu yitirmedi yalnızlığın deryası
Azalır dillerde sevgi sözcükleri
Korkutur yaşamın çıkmaz sokağı
Girdabına düşer bir yalnızlık ayrılığı
Sevgi bitmedi yalnızlığın deryasında
Alabora olmuş yaşamlar kırık dökük
Arap saçına dönmüş düşüncelerde fikir
Kendini kandıran mutluluk elinde esir
Siyahı giyinmedi yalnızlığın deryası
Akşamın seherinde öter bülbül
Hazan değdi açmaz oldu kırmızı gül
Arı bal vermez eğdi başını sümbül
Güllere su verilir yalnızlığın deryasında
Doğuran anne sancısı gibi
Doğar sabahlar ağır ve bitkin
Acılı bir ses duyulur ki, toprağı yarar
Kazma kürek bir el uzanır insana mezar kazar
Emekler minik adımlarıyla çocuk
Taze duygular besleyen mavi uçuk
Kucak açmış kıyılara ılık dalgalar
Hüznün tebbesümü gözlerde ağlar
Açık tutar dua ellerini bedu aya
Saçlarından asılır günahın sevabı
Korkunun adımları kırılır gidiş yolunda
Duaya el açmış bir çocuk yalnızlığın deryasında
Üşür çıplak bir ağaç gövdesi
Suya sele döner erir bir kâr tanesi
Yüreklerde büyür bitmez dost sevgisi
Kalplere sığmaz büyür yalnızlığın deryası
Denizler taşar martılar çoşar
Ay doğar yıldızlar parlar
Yaradan kırık hayatlara elbet ışık saçar
Dünya koca bir yalan, yalan olduğu ortaya çıkar
Gün gelir devran yön değiştirir ekseni etrafında
Büyük küçüğün ayağı altında ezilir küçük devleşir
Mutluluğa kelepçe vurulur diller tutuklanır
Yalnızlar rıhtımına düşmeyecek yalnızlığın deryası...
Not: 'yalnızlığın deryası' adlı guruba katılımınızı bekliyorum.