Vuran tutarsız çocuk korkusuyla,
Zamanı alıp giden yıllar.
Gelip geçici aşklarıyla
yolunda oturup beklediğim yar,
senin dolaştığın tüm yollardan
sana döndüm, ama sen
Sevdamı taşıyamayacak kadar
korkak ve zavallısın...
zavallılığına diyeceğim yokta
yaralı gönlüme sözüm geçmez ne çare
sen tutunacak dal ararken
ben asil sevdamı gömüp yüreğime
dinlenecek limanda son durakta olacağım.
senden yana payıma düşen
haksızlıkların bedelini
ödeyeceğin zamana bıraktım
aşkın iki yüzünü
yüzsüzlüğe yüz süreceğin
karma karışık aklına dayatacağım sevdamı
sen inlerken ben huzura ereceğim
terk etmediğimin tadıyla
hasretin dudağından öpüşürken ben
sen susadığın, kaçtığın geç kaldığın
gerçeklerinle cebelleşip
ihanetin gölgesinde kalacaksın...
Sende bilirsin
bu sevdaya hiç yakışmadın.
Ben sadece ruhuna kılıf biçtim o kadar.
Değerini çok ucuza pazarladın
ancak beş para etmezin teki olsan da,
sevdama kurşun sıkmayacak kadar
asildir duruşum.
Bir değmez için ne hayatta
ne sevmekten nede yaşamaktan vazgeçilir.
Kişi kendinden geçmişse yalana karışmışsa
hiç bir doğru onu var edemez...
Aşkın iki yüzü vardır.
Biri yalancılığıyla terk edip giden sen
Diğeri tüm benliğiyle sevip, inanan
Ve güvenen ben'
Şimdi kaldıysa adelatin, adını sen koy...