geceler kadar umarsızım artık
sabahlar olmayacak yüreğimde
büyük bir karanlığın içinde
akıp gittim bir nehir gibi
sana anlatmak istediğim çok şey var
senden başlamak lazım ama
kendimi sende kaybetmekten korkarım
titreyin ellerimle dokunurken güzelliğine
her nefes alışımda aklımın en ucundasın
ve bir güneş gibi her akşam
benim kıyılarımda batmaktasın
ay gibi yükselmektesin her gece
yüreğimin gizli köşelerinde
saklanırdın benden habersiz
seni ele vermekten muzdarip aklım
kendi kendine yar olmaktan uzaktı
uçurtmalar kadar özgürdün içimde
kendi ipin yine senin elindeydi
ben mi bense bir hiçtim
gördüğüm güzelliğin gölgesinde
sonhabar yorgunu gönlüm
çıkar mı ilkbahara bilemem
oysa dolaşıyor ayaklarım kendine
ucurumlarla dans ederken
köy yolları kadar ıssız
sana varmak için çıktıgım yollar
son lambaları sönmek üzere
dağ yamaçlarındaki sobalı odaların
senin mavi sularında dolaşmak
seninle aynı gökyüzünü paylaşmak
ve senin adım attığın kaldırımlarda
bir sabah öylece uyanmak
çiğ damlaları gibi düşerken sen
yüreğimi serdim düştüğün yerlere
incitmekten korkarken ellerini
dokunduğum gülleri kanattım
gece bütün hüznüyle çökerken
dayanacak gücüm kalmazdı
ay ışığıyla rüzgar dans ederdi
gözyaşlarım dökülürdü avuçlarıma