BİR BARIŞ ŞARKISI
Dedenin başka dedelerden çaldığı
o çiçekli California' nın portakal ağaçları altında
düşlemiştin belki bir zamanlar
başkanı olmayı ulusunun ,
onurlu bir yurttaş olmayı ya da .
Dedenin dedesi İtalya' dan
bir düş yüzünden kaçmıştı belki ,
bir ev , bir yuva ve yeni umutlar kurmuştu
yeni bir ülkede , Kuzey Amerika' da .
(Varsayım olabilir bunlar,
ama sayfalarını okumaya çalışıyorum tarihinin ,
düşlerin gerçekleşmeyecek ,
o ülke mezarını kazdı çünkü
portakal ağaçlarının çok uzaklarında .)
Bilmiyordun belki de
nerede olduğunu Vietnam' ın ,
şimdi her öldüğün yerin ,
yarıda kalmış çocukluğun orada yitirdi
sağduyu adına ne varsa ,
-bilmiyorum neden, sen de bilmiyorsun -
orada sarıldın sahici bir silaha ,
gölgelerle , ağaçlarla savaşıyorsun ,
yollar , kayalar , taşlar ve rüzgar
ve tüten dumanı kendi ateşinin
ve senin olmayan bir ormanın sessizliği ,
su , sıcak , yağmur ve kurşunlar ,
kendi getirdiğin kurşunlar senin karşında şimdi .
Olamaz sanmıştın bütün bunlar ,
düş görmüyordun oysa ,
içinde bir şeyler kırılmıştı
bir şeyler kırmıştı dallarını
dedenin diktiği portakal ağaçlarının ,
orada olmak isterdin , uzaklarda ,
bir barış şarkısının gölgesinde ,
ama o şarkı kesildi şimdi ,
gelip yıktılar evlerini, yuvalarını, yeni umutlarını
Vietnam adı verilen ülkenin ,
bu adı hiç duymamıştın belki
seni yolladıkları o acı güne kadar
dostlarında birlikte , hiç bir şey söylemeden ,
açıklamadan nedenlerini;
yolladığın o topraklardasın yine
ölüyorsun, ölüyorsun, her gün ölüyorsun
kendi getirdiğin silahların altında ...