İçinizdeki malum ateşe ithaf edilmiştir....
Tek yön, düz bir yolda burktum içimi,
Tuzla buz olmadan kırdım hayallerimi,
Uyumadan gördüm rüyalarımı,
Gözüm açık gittim olduğun her yere,
İsteyerek yüklendim söylemediğim sözlerimi,
Ellerimle dindirdim ağrımayan kalbimi,
Acımadan, sana vurdum kendimi!
Bu benim vefasızlığım senelere,
Bu benim bencilliğim kendime,
Bu benim ihanetim bedenime,
Hepsi benim, hepsi sen de biriktirdiğim,
Hepsi derine ittiğim…
Bir şarkıyı eksikliklerine yamamak,
Bir satırı görmeyeceğin yerlere yazmak,
Bilmem kaç geceyi sensiz tatmin etmek,
Zulüm bile değil, ölüm bile değil,
Bu başına yıkılan bir gökyüzü demek!
Hayranlar sabrıma,
Bir kısmı bilmedikleri yalnız yanıma,
Belki de çok azı hazır gerçeğe ağlamaya,
Belki de hepsi benimle aynı oyunda,
Kimse bilmiyor aslında;
Gerçek hikâye perdenin tam arkasında!
Utanıyorum bazen korkaklığımdan,
Boğuluyorum kumdan bir evin toz duman yıkıntısından,
Kavuşulamayan?
Sonsuz mu olur böylesi, hadi oradan!
Miladı dolan bir ömür var takvimde,
Hiçbir yere bağışlanamayacak bir beden var elimde,
Toprağa bile!
Zırhını atıp kurşuna duran bir aşk var kararttığım gözümde,
Her gece, her bekleyişin sonunda bana dokunan bir tek ellerim var,
Ki onlar, artık teslimler,
Avuçlarımda yazılı her şey,
Kimin haberi var ki kaderimden,
Yazdığını dillendirme,
Vur ömür çizgimden!
Gitgide geri çekilen bir dalga vuruyor içime,
Sessizliği fırtınasından büyük bir hortum gibi,
Her şey ama her şey ayaklanıyor içimde,
Az zaman var, kırabilirim, geçebilirim bütün kalelerini,
Buna izin verme, sen bırak beni!
Ellerimle kapattım dört duvarına kendi kendimi!
Bir defa daha dağıt sözlerimi, yanıma uğramadan kendi yastığına geç git!
Son bir defa daha ağlat gecemi, dokunmayan, nefesimi kesmeyen rüzgârını son kez es!
Seviş benimle, bir ömürlük seviş!
Boğulurcasına ağlayalım, ömür çizgilerimizi kana bulayalım,
Ağlasınlar, mutsuz bir sona yansın herkes!
Sözüm söz, sonrası ATEŞKES!