Ters yüz ettiler akışını ırmaklarımızın,
esişini rüzgarlarımızın.
dağların zirvesi çukurluklar,
ve ne kadar
çukur
varsa ülkemizde,
doruktur diye bayrak astılar.
Onlarca yıl kırdırdılar,
yeşili kırmızıya,acıyı sızıya,
batıyı doğuya,baharı kışa,
umudunu çocuklarımızın,
umudunu,
göz yaşlarına vurdurdular.
Güzel ülkemin her vadisi
Issız yamaçlarına,
her dağı
eteğinden dumanlı başlarına
kan gülüdür.
Tuz basmış yarasına,
gelincik tarlaları açarken,
susuzluğa kavrulmuş ciğerleri
atlıların tozunu yutarken,
kemiklerimiz gaza dağıdır,
ve şehitlerin kan gölüdür
ovalarımız.
Ters yüz ettiler akışını ırmaklarımızın,
esişini rüzgarlarımızın,
dağların zirvesi çukurluklar,
ve ne kadar
çukur
varsa ülkemizde,
doruktur diye bayrak astılar.
Zindanları
vatansever karargahı yurdumun,
İpe çekecek,
bağımsızlığı darağaçları.
bırakmadılar,
kurşuna dizilmedik özgürlük,
zincire vurulmadık sevda.
Gök yüzünü sabaha taşır
yürekler dolusu ıstırabın
aydınlık şavkı,
sıvazlar da cephelerin sırtını.
Biz destanlardan doğduk yer yüzüne
Ergenekon bir kurt masalı değil.
öyle bir iki atom bombası,
öyle bir avuç saldırgan pakt,
ve bir yığın satılmış hain
silemez varlığımızı gelecekten.
Güçleri yetmez yok etmeye,
Uygarlık yolculuğundaki çabamızı,
Asya steplerinde piramitler,
piramitlerde binlerce yıllık,
mumyalanmış hikayem,
dağ misali anılar,ve,
vadiler dolusu taş kitabeler,
anlatır bizi evrenin derinliklerinden.
Su verilmiş çelikleriz biz
ana rahminde.
Erittiğimiz dağları polata
dönüştürdük,
polatları da pusata!
su verilmiş çelikleriz biz.
Avrasya örsünde, binlerce yılda
genlerimize işledik en çetin cevheri,
demiri demire dövdük,
ve demirin ateşe çalımından doğduk,
öyle kolayca pes etmeyiz,
dost düşman iyi bilsin ve ant olsun ki,
öyle kolay kolay ölmeyiz!