talandı
yalandı
asırlık bir gazaptı
ağır bir şilep gibi kendimi
durmadan karaya vuruyordum
hangi mısrada unutmuştum
şaşkın bir sevda tarifim vardı benim
bulamıyordum
eski bir şiirdi
çok eskidendi
ne zaman yazmıştım
yıl ne idi
aylardan hangisiydi
hatırlamıyordum
hangi akla hizmetti bilinmez
yeni yetmeler gibi masum ve kırılgan
ve en sunturlusundan
beş yıldızlı bir hezimetti akıbetim
bildiğim tek gerçek şu ki
çok utanıyordum
dokunaklı ağlamaklı
şarkıların içinden geçip giden bir şeydi o
yuvasız bir kuş garipliğinde
atıl ve yoksul akşamlarımın şaheseriydi
boylu boyunca
bir bağ bozumuna uzanmıştı dilemmalarım
sıtmalı ve kininsizdim
çaresizdim
çok üşüyordum
bileklerimden yukarı tırmanıyordu cinnet cüceleri
kucağımda ölü bir kuğuyla ben
kıpırtısız
anlamsız
öylece oturuyordum
buruşuk sarı bir sayfada
elanın belası gözlerime yapışan
sırnaşık hasreti okuyordum durmadan
hatırlıyor
hatırladığımdandır ki
çıldırıyor
ve yüreğimi
sivri uçlu kalemlerle parçalıyordum
hangi mısrada unutmuştum
şaşkın bir sevda tarifim vardı benim
bulamıyordum...