Tarihimiz düşer yüreğimizden
Lal yangınlar arasına
Erir coşkumuz
Zeytin yeşili dikenli çalılar içinden
Yabani süsenlere el uzatır
Diner sesimiz mor falezlerde
Eflatun göğüslü
Dağların eteklerinde
Bir ince 'ah(u) ' ile yankılanır
Sen de sus ey Dicle
Haykırışlarımız kaydedilmedi
Divitin ucuyla
Kanlı sayfalara bile
Dağılır belleğimize
İşlenen tüm cinayetler
Adil ayaklanmalar vücut bulur
Her dokunuşumuzda
Kara Kitabın soğuk suretinde
Dört kollu zamanın esaretidir
İnen tokmak hülleleri
Ve yenilgi yengiyle kucaklaşır
Bitince sıcak top ateşleri
Dibinde biter simamızın, keder
Tarihimiz yüz yüze kalır
Yazgısız efsanelere mahkûm
Bir kölenin kamburu doğrulur çığlığımızla'
Birleşir iki su;
Birinde suskunluk
Birinde haykırış
İçince grileşir yüzümüz'