önce hafiften bir rüzgar eser
dolanır gönlüme
seni ardıllayan saçların
kıvır kıvır, ince ince...
esen rüzgar fısıldarken
duvardaki resmini hatırladım
bana güveni hatırlattığın o anı
bırakıp gidenlerin ardından söylediklerin,
hele o sinirin yok mu?
bense kendimi suçlu hissediyordum
simandaki anlık mevsimsel değişimleri görünce
ama nerden bilebilirdim ki
yalancı baharın kapımı çaldığını
ve benimde beş yıl buna kaskatı
sersefil inandığımı
meğer,
önce hafiften bir rüzgar esermiş
sonra o bahar dolarmış ayaklarımıza
ihanet sarmaşıklarını
yine rüzgar eser
salınır dalında bir yorgun başak
sisli ve hamaylı...
rüzgarın ahengiyle bıraktım kendimi
sessizliğine,
kurmaca düzeninle aşka sürgün ettiğin bu yerde
çılgınca düşlüyorum sensizliği...
boy verdikçe acıtan ihanetin yüreğimde
bütün küfürlerimi sana söylüyorum
dilimde anlamlı bir beddua;
yalancı bir bahar gibi solacaksın tenimde
ellerin uzanacak peşimden
kırılası ellerin...
ağlamaklı gözlerin yoluma düşecek
önce hafiften bir rüzgar esecek
sonra dalından,
tutunduğun o yalanlardan
ihanetinden yorgun düşeceksin
siz çökecek ve yalvaracaksın...
ey yorgun bedenim
gönlüne vurulan gemi bırak
ihanetine varan o köpek gölgende kancıklaşacak
önce hafiften bir rüzgar esecek
gül teninde ihanetten uzak
yalansız bir güzel doğacak!