Yeniden başlayamaz artık bu gövde.
Gözlerine dokunulduğunda, bir yığın toprağın
canlılığını duyar biri. Tan ağırtısında da
kendisini susturamıyan topraktır o.
Olü bir gövdedir, o bir çok uyanıştan
kalan ama.
Hergün yaşama başlayacak gücümüz yok
- Toprağın önünde, suskun bir gök altında-
bir yeniden uyanışı bekliyerek. Şaşırtıyor biri
bunca yoruculuğuna tan ağırtısının. Bir iş
yerine getiriliyor bu yeniden uyanışlar içinde.
Ama sadece ilerki bir işe heyecan yüklemek
ve yoprağı bir kez uyandırmak için yaşıyoruz.
Ve kimi kez oraya erişip, sonra bizle birlikte
suskunluğa dönüyor.
Kımıldanmazdı yüz hafifçe dokunsaydı el
- yaşayan el duyuyor dokunulan yaşamı -
Bu soğut, tan ağartısında donan toprağın
soğuğu değilse gerçekten belkide yeniden uyanıştır.
ve tan ağartısında susan varlıklar
sözcükler söylerler yine. Ama elim titriyor.
Ve tüm varlıklar kımıltısız ele benziyor.
Bir zamanlar kuru bir acı
ve ışığın kasılmasıydı tan ağırtısında uyanmak.
Ama yine de bir özgürlüğe kavuşmaydı.
Toprağın verimsiz sözcüğü kısa bir an sevinçliydi.
Ve yine orada dönmekti ölüm. Şimdi toprağa
dönmeyen gövde bir çok yeniden uyanışı bekliyor.
Ondan sözetmiyor kaskatı dudaklar da.