namertti ask namussuz aksamlarda
gozler derin ucurum yitik
tutmak isterken yildizi
kayip gitti iki kas arasinda
enginlerinde bir yüreğin
muhacir bozgunuydu esaret
gurbetliğin kaçıncı yılında
darmadağın kaş ve kirpikle
zaferini kutlarken tutkuların
sek içiyordu göklerden yürek
kalpten göze yağan yağmurlar
gecelerin yalnızlığında sulu sepken
ak saçlar her yeni günle
intikam alıyordu yıllardan
ertelenmiş sancıların ardından
denize düşen akşamüstüydü
kim bilebilirdi ki şafakla gelen
iki siyah gözün mucizesini
bir kaç tatlı sözün ok olup kalbe
çocuk yüreğin dillenişini
eğreti hülyalara sade bir esinti
sağ yanı çayır çimen sol yanı bahar
sisli vadilere doğan güneşi
akıl almaz tapınaktır artık kalp
toplar koynuna uyutur yıldızları
ne büyük bahtiyarlıktır umutlu
perdeyi aralayıp sızan ışık
göze düşen gizli mutluluk