a. unutuluş
uzun sürmez sohbetimize inen ukde
o karbon sessizlik
ekranda mor dağlar acı sirenleri emerken
ağzımızda söz cesetleri
görünen bir şef
duyulmaz bagetini tıklatır
uvertürü için o siyah
-hava'da, donuşun en tatlı
uyuşukluğunda, üstümüzee uyku gibi
kar gibi yağan-
unutuluş senfonisinin
ki telkin edilsin sohbetimizin
içinde ukde kalmış söz cesetleri
ve müziğin peşinden sinsice
hışıltılı pardesüsüyle hız-lanarak!
Yüreğine suçüstü yakalanmaktan korkarak
Bir adam çıkar gider içimizden
Belleğin siyah sokaklarına!
b. kara elmas
ah, yüreğin unuttuğu her şey ölüdür
biraz üşürüz elbet bu beyaz yalnızlıktan
ama göçüğü altında vicdanımızın
jeolojik bir zamandır artık unutuluş
kömür tozu (çökeltisi) unutuluş
kara merhem (pansumansız) unutuluş
oysa bilmez miyiz, bu soysuz söz yığınını
örtemez o karbon sessizliği!
Ama müzik başlamıştır, ölüler
Az daha ölür ve hızla, geri geeri
Karbonifer Zaman'a kayar gözleri
kaç ölü gözakı bu kadar ak!
az daha, az daha kömür-yüzleri
kalırlar orda
daha kanları sıcakken : fosil
kaç arazi kaçar hızla üstten
kaç beyaz zaman
nal sessiz bir at gibi
belleğin sin'si madeninden