Kentin en sarı saati bu : üç yavru köpek
taksileri azarlıyor;
ince havlamaları doygun kederimizin.
Sesgeçirmez gürültü
Sesli harfleri olmayan bir dil
bu fanuskent.
Orda dört dilsizin ateşli tartışması
Orda, alüminyum yapraklı ağaçların
hışırtısı altında:
Kaşlarıyla bağırıyorlar.
Parmakları öyle çok ki- o sessiz harflerin-
(Biri kızıl saçlı, çok çilli elbet!)
Ah, katı kent yumuşak akşama yenik düşse!...
Orda, onlara dehşetle bakan biri var
varlığın şiddeti
söz boşluklarını seğirtiyor
Alüminyum yaprakların hışırtısı altında
kurşun meydan çok ağlamış
bir çocuğun gözleriyle bakıyor:
hınçla susmadan önceki son hıçkırıkları işte
uzaktan histerik bir kahkahaya benzeyen
üç sarı köpek.